KDV indiriminde tüketiciye iade yapılmalı mı?
Herkese merhaba,
Ben inşaat mühendisi & avukat emrah Çavuşoğlu.
Bu videoda, KDV oranındaki indirimlerden bahsedicem. Malum bir çok mal ve hizmette, bu vergi düştü. Yeni indirimler de gelebilir. Ödeme yapıldığı anda fatura kesilmiş ve mal teslim edilmişse mesele yok. Soru şu: Anlaşmadan sonra, teslim veya faturadan önce, devlet KDV oranını düşürürse, alıcıya iade yapılmalı mı? Bir soru da benden, tam tersi KDV oranı artarsa, artan vergiyi kim öder?
Bu konuya değinmemin nedeni, yanlış bilgilerin yol açtığı mağduriyetler. “O paraları iade alabilirsiniz” şeklinde paylaşımlar, haklı haksız herkesi, bu paranın peşine düşürüyor. Oysa bu iade herkesin hakkı değil. Dolayısıyla dava açmadan veya iade etmeden önce lütfen dikkat.
KDV nedir? KDV normalde, alıcının ödediği, satıcının ise devlete intikal ettirdiği, bir harcama vergisidir. Devlet karşısında KDV’nin mükellefi satıcıdır. Bunun aksi kararlaştırılamaz. Ancak bu verginin, kimin cebinden çıkacağı konusunda, taraflar aksini kararlaştırılabilir. Yani KDV tutarını alıcı yerine, satıcı da yüklenebilir. Çünkü devlet, taraflar arasındaki bu iç ilişkiye karışmaz. Ama KDV’sini satıcıdan ister. 118 TL lık bir çantanın, pazarlık sonucu 100 liraya satılması, buna örnektir. Satıcı aldığı bu 100 liranın içinden, devlete yine bir KDV ödemek zorundadır. Aynı mal farklı zamanlarda 130 veya 80 tl ye de satılabilir. Peki, bu farklı fiyatlarda, vergiyi kimin yüklendiği, nasıl belli olur? Olası indirimleri veya artışları kim üstlenmelidir?
Cevap, sözleşmedeki malın bedeline, KDV’nin dâhil edilip edilmediğine, göre değişir.
KDV’nin, malın bedeline dâhil edildiği bir satış olsun.
Anlaşma tarihinde %8 olan KDV oranı, anlaşmadan sonra %1’e düşerse, indirimden alıcı yararlanamaz. Satıcı yararlanır. Çünkü KDV’yi, malın bedeline dâhil eden satıcı, bu KDV borcunu da üstlenmiştir. Artık bu verginin, alıcıdan devlete intikali değil, bizzat satıcı adına, devlete ödeme söz konusudur.
Normalde 100+8=108 TL şeklinde kesilen fatura, bu dönemde 106,93+1,07 TL şeklinde kesilmeli ve ödenmelidir. Buna muhasebede iç yüzde almak denir. (108/1,01=106,93) Evet satıcının ödeyeceği KDV azalırken, kasasında kalacak para artıyor. Ama adaletsizlik yok. Çünkü tam tersi, KDV oranı %18’e çıksaydı, artışa da satıcı katlanacaktı. ”ki ileride bu indirimler kalkacak”
Artsaydı, normalde 100+8=108 TL şeklinde kesilen fatura, artıştan sonra 91,53+16,47 TL şeklinde kesilecek ve ödenecekti. (108/1,18=91.53) Görüldüğü üzere, burada ödenen KDV artıyor, satıcının geliri ise azalıyor. Ancak bundan alıcı etkilenmiyor. Çünkü toplam fiyat değişmiyor.
Peki “Malın bedeli … +KDV “ şeklinde anlaşılmışsa.
Anlaşma tarihinde %8 olan KDV oranı, anlaşmadan sonra %1’e düşerse, indirimden alıcı yararlanır.
Normalde 100+8=108TL olan fatura, 100+1=101 TL şeklinde kesilmeli ve ödenmelidir.
Aradaki fark olan 7 lira, alıcıya iade edilmelidir. Zira bu anlaşmada, KDV’yi alıcı üstlenmiştir. Malın bedeli ayrı KDV ayrıdır. Satıcının bu anlaşmadaki görevi, KDV’yi alıcıdan alıp, onun adına devlete ödemektir. Nasıl ki alıcıya iade yapıldıysa, tam tersi, KDV oranı %18’e çıksaydı, artışa da alıcı katlanacaktı.
Normalde 100+8=108TL olan fatura bu sefer 100+18=118 TL şeklinde kesilecek ve ödenecekti. 10TL KDV artışını alıcı ödeyecekti. Burada da malın bedeli sabittir.
Sözleşmede, KDV Dahil fiyat ve fiyat + KDV ibaresinin farkı budur.
Gördüğünüz üzere terazinin iki kefesinde de iki farklı durum söz konusu ve haksızlık yok.
Bunun sebepsiz zenginleşme ile ilgisi yok. Külfet nimet ilişkisi. Bir alışverişten doğan, vergi borcunu kim üstlenmişse, değişiklikten de o etkilenecek. Olumlu ya da olumsuz.
Bu tartışma iki sebepten ortaya çıkar. 1. KDV, alıcının ödediği bir vergi olarak kabul edilse de, verginin mükellefi satıcıdır. Yani devlet KDV’sini satıcıdan sorar. 2. KDV, anlaşma anında değil, teslim veya fatura anında doğar.
Bazıları bu indirimleri, hemen tüketici lehine yorumluyorlar. Peki, KDV arttığı zaman ne olacak? Bugün tüketici veya alıcı savunucuları, yarın artış olduğunda tüketici ödesin diyebilecek mi? Hiç sanmıyorum. Bırakın sessiz kalmayı, düştüğünde tüketiciye iade edilsin, ama arttığında satıcı katlansın diyenler oldu. Bunu popülist ve taraflı bir yaklaşım olarak görüyorum.
Tüketici veya alıcı diye ayrım yapmamın da bir nedeni var. KDV düşse de artsa da tüketiciyi ilgilendirmez. Çünkü korunmaya muhtaç tüketici, KDV’nin bu kadar detayını bilemez. Bu yüzden tüketici yasası, satıcıya der ki; “tüketiciye KDV DAHİL fiyat vermek zorunludur. Her ne kadar ondan alıp bana ödesen de, değişikliklerden sen sorumlusun. Sonra KDV değişirse, tüketicinin kapısını çalma.“ Bu yüzden duvara yazı asılır. Bu iş yerinde KDV FİYATA DAHİLDİR.” denir. Yine reyonlardaki fiyat etiketlerinde, zorunlu olarak “KDV Dahil satış fiyatı …..” ibaresini görürüz. Rakamları bile zor toplayan, ilkokul mezunu Ayşe Teyze’yi, bu artış riskinden başka türlü koruyamayız. KDV’deki değişiklikler tüketiciyi o kadar ilgilendirmez ki, çekilişle araba veren dondurma ambalajlarına yazılır.” KDV satıcıya aittir. Ortada bir harcama yoktur, ama devlet yine KDV’sini alır, ama, satıcıdan. Tacire verilen fiyat listelerinde ise, FİYATLARIMIZA KDV DAHİL DEĞİLDİR şeklinde yazılabilir.
Aslında bu konunun yeniden ortaya çıkması iyi oldu. Pandoranın kutusu yeniden açıldı. Çünkü bu konu, 2 sene evvel, konutta kdv indiriminde ortaya çıkmış, çok sayıda müteahhitin başına bela olmuştu. Anlaşma şekline bakmadan herkes müteahhite dava açıyordu. Bilirkişilerin bir kısmı satıcı, bir kısmı alıcı lehine görüş bildirdi. Yargıtaydan ise henüz bir karar yok. Korkarım aynı problem, şimdi diğer sektörlerde yaşanacak.
Diyelim ki bunlar benim şahsi görüşlerim. Bakalım daha önce, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bu konuda ne demiş?
Satıcının, devlete ödenecek Katma Değer Vergisi’ni satış bedeline dâhil olarak mı,yoksa ondan ayrı bir şekilde mi tahsil edeceği, (bakın burada kdvdahil veya + kdvnin farkından bahsediyor) kural olarak yasal düzenlemelerin konusu değildir;alıcı ve satıcı arasındaki bir iç ilişki olarak, onların tasarrufuna bırakılmıştır.(tasarruf dediği de, KDV’yi ister alıcı ister satıcı yüklenir) Dolayısıyla, Yasa’dankaynaklanan ayrık durumlar dışında, (ayrık dediği istisna, tüketici yasası gibi, tüketiciye +KDV fiyat verilemez ) bir satım sözleşmesinde satıcı, (bakın burada sözleşmenin önemi ortaya çıkıyor) tarafların üzerinde anlaştıkları koşullar çerçevesinde, alıcıdan mevzuat gereğince alması gereken Katma Değer Vergisi tutarını da satış bedeline ekleyip, (dikkatinizi çekerim malın bedeli KDV’nin tutarı. Yani tutar ve bedel bam başka kavramlardır hukukta) kendisinde tutacağı satış bedelini ve devlete intikal ettireceği vergi tutarını, ayrı ayrı göstererek, alıcının kendisine ödeyeceği toplam miktarı buna göre belirleyip, alıcının onayına sunmak; kabul ettiği takdirde satış bedeli ve Katma Değer Vergisi toplamını alıcıdan almak veya tersine, satış bedelini belirlerken Katma Değer Vergisi’ni hiç hesaba katmayıp, bunu bizzat üstlenmek, böylece, kendi üzerinde tutacağı miktarı azaltmak yolunu seçebilir.(kendi üzerinde dediği kazancını azaltmak)Sözleşme aşamasında, satış bedeli ve vergi tutarını ayrı ayrı göstermeyen satıcı, o satıştan dolayı ödediği Katma Değer Vergisi’ni alıcı adına değil, kendisi adına ödemiş olur.(yani artık KDV yi alıcıdan alıp devlete intikal ettirmek değil, direk satıcı adına ödeme söz konusu, gelir vergisi gibi)
Bu işin hukuki boyutuydu. Bir de vicdan ve adalet boyutunu değerlendirelim. Bugünlerde örneğin bir araba alacaksak 2 ay sonra bize teslim ediliyor. Malum galerilerde araba yok. Sözleşmemizi imzalayıp arabayı bekliyoruz. Satıcıya şunu diyebiliriz.
BANA CEBİMDEN ÇIKACAK, NET PARAYI SÖYLE KARDEŞİM. BEN KDV DEN ANLAMAM. BANA ARABANIN FİYATINI KDV DÂHİL OLARAK BELİRLE. YANİ ARABANIN KAPISI VE LASTİĞİ GİBİ, KDV Yİ DE ARABANIN BEDELİNE DÂHİL ET. ARAÇ TESLİM EDİLENE VEYA FATURA KESİLENE KADAR, KDV DÜŞER ARTAR. BUNU DÜŞÜNMEK İSTEMİYORUM. KDV DÂHİL 108 LİRA OLARAK ANLAŞALIM BİTSİN.
Örnekteki gibi KDV Dahil anlaştık. 108 tl ödedik ve arabamızı bekliyoruz. Derken satıcıdan bize bir telefon “Araç teslime hazır, ama KDV arttı 10 lira daha ödeyeceksiniz? İşte burada satıcının, 10 lira KDV farkı talep etmesi, ne kadar haksız ise, düştüğünde de bizim iade talep etmemiz o kadar haksızdır. Hele hele tüketiciyse.
Bu şekilde anlaşmayı satıcı da isteyebilir. Sırf o gün ki acil bir borcunu ödeyebilmek için, normalde 150 TL olan malını, o gün için 100 TL ye satabilir. KDV tutarından çok daha fazlasını üstlenerek indirim yapabilir. Nitekim pandemi döneminde, bir çok özel eğitim kurumu, sırf ayakta kalabilmek için, belki KDV tutarından çok fazla indirim yaptı. Şimdi üstüne onlardan KDV iadesi bekleniyor. Önümüzdeki sene, bu hizmetin KDV oranı arttığında ne olacak, velileri arayıp ilave para mı istenecek? Yanlış. Veya okullara “Sen velilere iade et, gider pusulası düzenle, önümüzdeki aylardan mahsup edersin” demek de, bence hukuka aykırı. Anlaşırken KDV %1 olsaydı, belki okul o fiyatı vermeyecekti. Belki bu okul, söz konusu iadeleri yaptığında önümüzdeki ay iflas bayrağını çekecek. Zaten böyle bir talepte satıcının asıl derdi KDV indirimini sahiplenmek değil, kesesine girmiş ve belki kullandığı nakdin geri istenmemesidir. Ben olsam iade etmem, sonuna kadar da hakkımı ararım.
Hakeza satıcının devlet ten KDV alacağı birikmiştir. Onu geri almak, yani KDV stoğunu eritmenin yegane yolu KDV‘yi üstlenerek satış yapmaktır. Normalde 118TL dan sattığı malını, KDV benden diyerek 100 liraya satabilir. Ama yine aldığı bu paradan, 100/1,18=84,75 TL à15,25 TL KDV, devlete ödeyecektir. Ama nakit olarak değil, stoğundan mahsup edecektir. Çünkü hedefi aldığı o 100 TL nakitle borçlarını ödemektir. Fiyatını buna göre belirlemiştir. Devlet bile KDV fazlasını, nakden iade etmiyor, önümüzdeki aydan mahsup edersin, benden para çıkmaz diyor. Bunu kalkıp tacirden istemek, ticari hayatın öngörülebilirliğini ve güvenliğini tehlikeye atar. Değil yabancı, yerli bile yatırım yapamaz çünkü güvenemez. Önünü göremez.
TAM TERSİNİ DÜŞÜNÜN. SİZ SATICISINIZ. ALICIYA:
KARDEŞ KUSURA BAKMA, BEN DE BU RİSKE GİRMEK İSTEMİYORUM. KDV ORANI BİR AŞAĞI BİR YUKARI DEĞİŞİYOR. BEN MALIMIN BEDELİNE, KDV Yİ DÂHİL ETMEK İSTEMİYORUM. ARABAMIN BEDELİ 100 LİRA + KDV. = TOPLAM 108 TL MALIN BEDELİ AYRI KDV AYRI. BUGÜN İÇİN KDV %8. Ha ARABAN GELİR FATURAYI KESERİM. O TARİHTE KDV ORANI ARTAR %18 OLURSA 10 TL daha İSTERİM.HA YOK %1’e düşerse, 7 LİRANI İADE EDERİM. TOK SATICIYIM. DİYEBİLİRSİNİZ.
Örnekteki gibi malın bedeli +KDV anlaşma şeklinde, KDV arttığında, satıcının KDV farkı talep etmesi ne kadar haklı ise, düştüğünde alıcının iade talep etmesi de o kadar haklıdır. Yani alıcının iade hakkı olan durumlar var. Ama bu şartla.
Peki sözleşmede KDV ye ilişkin bir hüküm yok. Hatta kdv dahil ya da bedel + kdv yazmıyor. Sadece 108 TL var. O vakit bedele kdv’nin dahil olduğu kabul edilir. Çünkü alıcı tüketici olabilir. Yine amaç tüketiciyi korumak.
Lütfen konuya alıcı veya satıcı açısından bakmayalım. Hele hele iş yeri kiralarındaki KDV indiriminden bahsediyorsak, iki taraf da tacirdir ve bunu bilmek durumundadır. Unutmayalım ki bu KDV indirimleri geçici. Yani bu inişin bir de artışı var. Yine bu indirim döneminde kira sözleşmesi yapacak bir sürü tacir yok mu?Tek fiyat üzerinden anlaştılar. Aylık kira 10.000 lira. Ocak ayından sonra ne olacak. Artışı kim üstlenecek. Bazıları “bu indirim alıcı için yapıldı, öyleyse indirim alıcının hakkı” diyorlar ama ben buna kesinlikle katılmıyorum. Gıdada da KDV indirimi yapıldı. Sokaktaki dönerciye, şunu diyebilir misiniz? “DÖNERİN FİYATINI DÜŞÜR ÇÜNKÜ KDV İNDİRİLDİ “Serbest piyasa. ister indirir ister indirmez. Tüketici karşısında KDV, satıcının maliyet unsuruna dönüşür. Kaldı ki indirimin “amacından” bahsediyorsak, amaç indirimle yeni satışlar yapılması, yoksa bitmiş pazarlıklarda, taraflardan birisine piyango gibi para iadesi değil.
Hakeza idarenin, 30 Seri No’lu Damga Vergisi Kanunu, genel tebliği var. Orada da bu KDV dahil veya bedel + KDV farkına değiniyor. Tebliğ noterlere diyor ki,
Eğer taraflar, bedeli 100 TL + KDV anlaşmış ise, sözleşmenin d amga vergisini direk 100 TL üzerinden hesapla.
Ha yok bedel, KDV dâhil 118TL olarak anlaşmış ise, vergiyi bu 118TL den hesaplama. Çünkü bu bedelin içinden ödenecek bir KDV var. Fiyattan KDV’yi düş. Damga vergisini kalan tutar üzerinden hesapla. Ki verginin vergisi hesaplanmış olmasın. Yalnız bu tebliğ, yeni bir karışıklığa neden oldu. KDV Dahil anlaşıp, noterin talebiyle, KDV Hariç tutar da yazılan bir sürü sözleşme vardı. KDV iadesi talepli davalardan onlara da açıldı. Bir çok uyuşmazlıkta, bu tebliğden bihaber bilirkişiler, KDV hariç “tutar” ile buradaki KDV Hariç bedeli karıştırdılar. görüş bildirdi. Halbuki bu KDV hariç tutar sadece noterdeki damga vergisinin MATRAH’ydı.Tutar ve bedel farklı kavramlardır dediğim de bu.Malın bedeli KDVNİN İSE TUTARI OLUR.
Bu yüzden tavsiyem, sözleşmenize açıkça yazın. KDV oranındaki değişiklikler, artması ya da düşmesi halinde alıcıya aittir. Ya da satıcıya aittir gibi. Bu noktada kanun koyucunun mevzuatla düzenlemesi gereken çok önemli bir husus daha var. Bir satıcı, sözleşme imzaladığı kişinin, TÜKETİCİ olup olmadığına nasıl emin olacaktır. Öyle ya, tüketiciye KDV Dahil fiyat verme ve KDV artışından mağdur etmeme zorunluluğu var. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.