mühendislik mi okusam hukuk mu


Herkese Merhaba,

Ben inşaat Mühendisi & Avukat Emrah Burak ÇAVUŞOĞLU.

Bu videoyu, beni arayıp, hukuk mu mühendislik mi, diye soran gençler veya ikinci mesleği okumak isteyen arkadaşlar için hazırladım. Umarım önümüzdeki tercih döneminde bu konuyu düşünen herkese faydalı olur. Anlattıklarım benim şahsi kanaatlerim. Farklı düşünenler de olabilir.

  1. Meslek tekeli

Avukatlıkta gerçek manada meslek tekeli vardır. Yani kimse bu ünvana sahip olmadan bu mesleği yapamaz. Örneğin, kimse bir avukata sadece imzası için ücret verip, mahkemede kendisi savunma yapamaz. Savunmayı yapacak kişinin, avukat olup olmadığını kontrol eden bir hâkim var. Avukat olmadan bir hukuk bürosu açamaz ortak dahi olamaz. Yani sırf parası ve çevresi var diye, avukat istihdam edip hukuk satamaz kimse. Dolayısıyla bir hukuk bürosunda çalışırsanız, patronunuz üstat bir meslektaşınız olmak zorunda. Meslek tekeli sayesinde, mesleki geliriniz, mezun sayısından bir nebze daha az etkilenir.

 

Mühendislikte ise meslek tekeli sadece kağıt üstünde. Yani herkes, imzasını aldıktan sonra şantiyede gökdelen bile yapabilir. 7/24 şantiyede durup, burada mühendis var mı diye kontrol eden bir mercii yok. İnşaat yapmak üzere bizzat müteahhit olabilir veya ona ortak olabilirsiniz. Bu amaçla mühendis istihdam edebilirsiniz. Maalesef, iş bulamadığından, imzasını satıp görevini yapmayan çok sayıda mühendis var. Bu yönüyle mesleki geliriniz, mezun sayısından çok etkilenir. İnşaat yapmak için paranız olması yeterli, bunun ilmini okumanız şart değil. Ayrıca patronunuzun inşaattan zerre anlamayan, kara cahil bir kişi olma ihtimali var. Ha bunun bedelini de depremlerde ödüyoruz.

 

Özetle meslek tekeli noktasında, insanlar hukuki problemleri için avukat ararlar, inşaat ihtiyacı için ise, mühendis veya mimar değil müteahhit ararlar. Avukatlık daha avantajlı.

 

  1. Meslekte rekabet

İnsanlar bir inşaat yaptırmak için, en ucuz fiyat veren mühendisi / müteahhiti seçerler. İşi almak isteyen mühendis bilgisiyle değil, fiyatla rekabet edecektir. Çünkü ikisi de hemen hemen aynı binayı inşa edecektir. Yine büyük bir firma ekonomik gücüyle ve düşük fiyatla, ya da siyasi çevresiyle işinizi elinizden alabilir.

Avukatlıkta ise, kazanmak istediğiniz bir davanız varsa, daha iyi bir avukat bulmak istersiniz. Çünkü taraflardan biri kaybedecek biri kazanacak. Yani asıl rekabet ücrette değil, bilgide ve başarıda olacaktır. Çok büyük bir avukatlık bürosu da olsa, mahkemede rekabet şansınız eşit. Tek ihtiyacınız oturup okumak. Daha çok araştırmak ve bilmek. Hakimi ikna edebilmek. Burada avukatlık avantajlı.

  1. Asgari hizmet ücreti

Avukatlıktaki, asgari hizmet ücretlerini baro ve vergi dairesi, daha sıkı takip eder. Takibi kolaydır. Yaptırım uygular. O yüzden karın tokluğuna avukat çalıştırmak daha zordur.

Mühendislikte ise bu denetim neredeyse hiç yoktur. Meslek hakkı 1000 lira olan bir işi, başka bir meslektaşınızın veya onun imzasının, 200 liraya yaptığını görebilirsiniz. Bunun takibi zordur.

  1. İşinizde başarı

Mühendislikte, fizik belli, matematik bellidir. Kanunlar gibi zırt pırt değişmez. Belli olmayan yerde de olasılık hesabı ve emniyet katsayısı vardır. İşinizi doğru yaparsanız, istediğiniz doğru sonucu, yani karşılığını alırsınız. Sonucu siz belirlersiniz.

Avukatlıkta ise, işinizi ne kadar doğru ve kaliteli yaparsanız yapın, sonucu kararı verecek olan hakim belirler. Yüzde yüz kazanacağınız, en iyi savunmayı yaptığınız bir davayı, hakimin kararıyla kaybedebilirsiniz. Bunu da müvekkile açıklamak çok zor.

  1. Mesleki tatmin

Avukatlar kazandıkları davalarla tanınırlar. Başarı sizin kendi başarınızdır. Başarmak için zihni sinir çözümler üretebilirsiniz. Başarınızdaki sınırları kendiniz belirlersiniz.

Mühendislikte ise, eğer müteahhit siz değilseniz, kimse sizi bilmez, müteahhiti bilir. Şu projeyi şu müteahhit yaptı diye. Mühendis, teknik şartnameyle sınırlıdır. Hangi mühendis gelirse gelsin, zihni sinir fikirler bu şartnamenin dışına çıkamaz. AR-GE çalışmaları bunun dışında. Ülkemizde AR-GE ye yapılan yatırım belli.

  1. Mesai saatleri

Bir saha mühendisi iseniz, geceniz gündüzünüz, pazarınız bayramınız olmama ihtimali yüksek. 2 pazarda bir tatil yapan veya beton kaçta biterse, o zaman şantiyeden çıkan, çok sayıda meslektaşım var. Çünkü bir şantiyenin, Pazar günü yatmasının, işverene maliyeti çok yüksek. Beton gece 2 de 3 te bitebilir. Ofis mühendisi iseniz belki daha az mesainiz olabilir. Mühendis enflasyonu, bu mesai sürelerini çekilmez hale getirebiliyor.

Avukatsanız pazar kesin, cumartesi genellikle tatildesiniz. Adliyeler kapalı çünkü. Mesai saatleri de bürolara göre 6-7 dediniz mi biter. Genellikle. Aksi durumlar o hukuk bürosunun ayıbı.

  1. İş kazası tehlikesi

Mühendis olarak şantiyede kendi başınıza bir şey gelebileceği gibi, bir işçinin başına gelenlerden de sorumlu olabilirsiniz.

Avukatsanız bu tip iş kazası tehlikeleriniz yok. İcra için gittiğinizde borçlunun sizi vurması iş kazası veya tehlikesi değildir.

  1. Toplumun bakışı

Ülkemizde mühendislikten anladığını zanneden çoktur. Bilgisine saygı gösterilmez. Usta kalfa bilgisiyle herkes mühendistir. Şantiyede mühendise iş öğretmeye kalkan patron çok olur. Yetmez bir de patronun küçük oğlu gelir. Depremde birine bişe olunca da mühendisi suçlar.

Avukatlıkta ise, insanlar anlayamadığından, avukata daha çok saygı gösterir. Dinler ve işi ona emanet eder. Zaten duruşmada, müvekkil avukatın lafına çok karıştı mı, hakim susturuverir.

  1. İnsani yönleri

Mühendis mühendisi sever, kollar destek olur. Bilgisini paylaşır. Meslektaşını rakip olarak görmez çünkü. Yeni mezuna hemen iş teslim etmez. Öğrenene kadar sabırla ona öğretir. Ne biliyorsa ona aktarmak ister. Vatandaş da mühendisi sever. Sabit bir husumeti yoktur. Çok mütevazidir. En büyük mutluluğu başardığı projeleridir. Takdir edilmesidir. Bazen parasını istemeyi unutur. Ben hep iyi insanlara denk geldim. Mühendislikte, Eren ve Derya şefime selamlar.

Avukat ise maalesef, mesleğin tabiatı gereği birbirine rakiptir. Sermayesi bilgi olduğundan çok kıymetlidir. Müvekkilini kaptırmaktan korkabilir. Kendiniz öğrenmelisiniz. Bu benim genellemem ve şahsi kanaatim. Çevremdeki yeni mezun arkadaşlarımın şikayetleri hep bundan. Çok şükür ben ne çevremde, ne de stajımda böyle insanlara denk gelmedim. Hepsi gerçekten profesyonel üstadlar ve meslektaşlar olduğu için, ben bu sıkıntıyı yaşamadım. Çok cömerttiler. Hukukta Sencer Bey ve İlker Hocama saygılar.

  1. Başarı zorunluluğu

Avukatlıkta ücrete hak kazanmak için davayı kazanma zorunluluğunuz yok. Görevlerinizi yerine getirmiş olmanız yeterli. İki tarafın avukatı da ne kadar bilgili olsa da, taraflardan biri kaybedecek ki diğeri kazansın. Kazanırsanız ekstra karşı vekalet ücretine hak kazanırsınız. Bu yardırganacak bir durum değil. Aksi takdirde her avukat, kazanma ihtimali yüksek olan dava veya tarafla ilgilenir. Savunma diye bir şey kalmaz. Ama sürekli dava kaybederseniz de kimse sizi başkasına tavsiye etmez ve işsiz kalırsınız.

Mühendislikte ise, o projeyi o yapıyı hayata geçirmediğiniz takdirde ücrete hak kazanamazsınız. Bitti.

  1. İşyeri ve ulaşım

Şantiye mühendisi iseniz, nerede iş bulursanız orada yaşarsınız. Belli bir ikametiniz yoktur. Proje bitti mi işiniz biter. Oradan oraya. Bir projeniz tuzlada sonraki bahçeşehirde olabilir. Ofis mühendisi, şirket merkezinde çalışıyorsa bu problemi pek yaşamaz. Ancak şantiyedeki teknik ofis ise, aynı sıkıntıyı yaşar. Özetle ev ve iş yerinizin mesafesi hep problemdir. Özellikle istanbul’da yaşayacaksanız bunu iyi düşünün. Dağ başı veya yurt dışı şantiyeleri saymıyorum. Hayatınızın büyük bir kısmı şantiyede geçer. Hep aynı yer hep aynı insanlar. Beni boğuyordu.

Avukatsanız, ofisiniz yeriniz yurdunuz bellidir. Ancak gün içerisinde sağa sola adliyeye keşfe müvekkile bazen şehirdışına gezer durursunuz. Farklı ortamlar ve insanlar görürsünüz. Bundan mutluyum.

  1. Günlük hayat

Mühendisliğinizi ortada inşaatla ilgili bir durum yoksa kullanamazsınız. Evinizdeki tadilatlarda belki işe yarar. Her türlü problem çözümünde, analitik ve matematik bakış açısında ustalaştığınız için, “ne de olsa mühendis” diyecekleri çözümler üretebilirsiniz. Mühendis demek benim gözümde amele başçavuşu değil, sorunlar karşısında yaratıcı çözümler üretebilen demek.

Avukatsanız hayatın her alanında bu bilgiler işinize yarar. Ticaret, sözleşme, tüketici, polis, ceza, tebligat, miras vergi vs vs.

  1. Bölümü okurken

Mühendislik bölümü gerçekten daha zor. Laboratuvarı var bilgisayarı var teknik çizimi var mühendislik aletleri var. Sınavında pergel gönye cetvel hesap makinesi Allah ne verdiyse kullanabilmelisiniz. Bir de matematik. Yüksek matematik. Ama cevabı doğru yazarsanız, istediğiniz puanı alırsınız.

Hukukta ise, kitap, hocanın ekledikleri, bunları anlayabilmek ve bunları sınavda kağıda dökebilmek. Ama onlarca yüzlerce kitap. En büyük sorun oku oku bitmiyor. Mevzuat da değişiyor. Bir de bazen hocaların istedikleri cevap üniversiteye göre değişebiliyor. Tam puan alacağınız bir kağıttan, sıfır alabilirsiniz.

  1. Teknolojik ilerlemeler

Mühendislikte teknolojik ilerlemelerin yer yer mühendislik gelirine zarar verdiğini söyleyebiliriz. Örneğin statik proje çizimini ve statik hesabını, bilgisayarın büyük oranda  hallediyor olması, statik proje bedellerini bayağı düşürdü. Ama bu demek değildir ki, mühendisin işini elinden alabilir. Sonuçta bilgisayarın hesaplarını ve çizimini değerlendirecek uygulanabilirliğini düşünecek, statik tasarım yapabilecek bir insan beyni lazım. Ya da artık hazır beton var. Malzemeyi şantiyede mühendis karıştırmıyor.

Avukatlıkta ise, teknoloji sadece avukatın işini kolaylaştırıyor. Gelirini etkilemiyor. Yer yer yapay zeka avukatları işsiz mi bırakacak, diye saçmalayanlar var. Onların dediğine de bakmayın, hayatında bir satır bilgisayar kodu yazmamış insanların yorumları. Böyle bir şey mümkün değil, olsa da adaleti sağlayamaz. Öğrenme yeteneği olsa dahi yapamaz. Örnek vermek gerekirse, hukuken tanığı yönlendirmek yasak. Yazılım, bir avukat gibi, çaktırmadan tanığa onu de ama bunu deme diyemez. Dememeli de zaten. Tanığın da yönlendirildiğini bakışlarından veya tavırlarından hakim anlar. Hakimin vicdanı diye bir şey var. Yazılımın vicdanı olamaz. Bitti.

 

  1. Meslek odası

Ben baronun meslektaşlarının hakkı için, imo ya göre kat kat fazla çalıştığı ve başarılı olduğu kanaatindeyim. Çünkü barodakilerin görevi, meslektaşlarının HAK VE HUKUKU, bunun nasıl korunacağı ve savunulacağı. Meslekleri gereği de bunu daha iyi biliyorlar ve yapıyorlar.

 

  1. Hukuktan sonra mühendislik, mühendislikten sonra hukuk

Hukuktan sonra matematik fizik insanı gerçekten yorar. Bir yaştan sonra insanın kafası bu bilgileri almıyor. Şahsen benim almazdı. Bir de laboratuvar ve uygulama dersleri nedeniyle, o derse girmeden mümkün değil geçilmiyor. Yani arkadaştan not alarak, sınavdan geçilecek gibi değil. Yani hem avukatlık yapıp hem de mühendislik okumak, zor.

Mühendislikten sonra hukuk ise daha mümkün. Bir de hayat tecrübeniz var ise, bir takım hukuki bilgileri hatırlayarak severek öğreniyorsunuz. Sgk fatura ticaret işçi işveren sözleşmesi vb. Ezber bazen zorluyor. Ama artık hukuk bitirseniz, avukatlık ruhsatı için, sınav zorunluluğu var. Yani üniversiteyi bitirmeniz yetmeyecek. Sınav çok mu zor olur bilmiyorum. 1 yıl da staj zorunluluğu var.

  1. Şimdi 18 yaşında olsam ne yapardım? Hangi bölümü seçerdim. Yine mühendislik okur, buradaki bilgi, bakış açısı ve yeteneklere sahip olmayı isterdim. Analitik ve matematiksel düşünce. Sonuç odaklı. Hesaplamalarına güvenen. Bu formasyona sahip olduğum için gerçekten çok mutluyum. Ne var ki bu kıymetli ilmimi, mühendislik hizmetimi, kıymeti harbiyesi olmayan, bedavaya getirilmek istenen ülkemde, satmak istemezdim. Ve hayatımı avukat olarak yaşamak ister, gelirimi avukatlıktan sağlamak isterdim. Çünkü hak ve hukuk, insana hayatın her alanında lazım oluyor. Bir mühendis olarak bile haklarım neler, sorumluluklarım neler biliyorum. Sadece inşaatta değil. Her yerde kullanıyorum. Tabi bunca eğitimin bedeli ağır da oldu. Eğer bir parça avukatlıkta iyi isem, bunu mühendislik bilgi ve yeteneklerime borçluyum. Sadece hukuk okumazdım. Çünkü uyuşmazlık ya da dava başına avukat sayısı çok yüksek. Hele ki istanbulda. Rekabet hat safhada. Bir de hukuk ve adalete güven çok sarsılmış durumda.
  2. İkinci mesleği okuduğunuzda

Sıfırdan bir mesleği okumak, ardından da mesleki tecrübe edinmek, yaş itibariyle ciddi bir yorgunluk. Ekonomik olarak da ciddi bir yük. Hele bir de buna evlilik eklenirse, bir koltukta 4 karpuz. Benim ikinci meslekteki en büyük kozum, eşimin de avukat olması ve bana destek vermesi. Tabi ailemin ekonomik desteği olmadan da bunu başaramazdım. Aileme de teşekkürler.

Ben ne dersem diyeyim, siz kararı verirken, bu 3 kuralı hatırlayın. ( O mesleği seviyor olmak, o mesleğe yeteneği olmak, o mesleğin sağladığı ekonomik huzur)

Kanalıma abone olmayı unutmayın.

Buraya kadar beni dinlediğiniz için teşekkürler.

 

 

485 views

Leave a Comment